Uzun Hikaye – Mustafa Kutlu

uzun-hikaye-mustafa-kutlu

Daha önceki yazımda belirttiğim Osman Sınav imzasıyla sinemaya da uyarlanan Uzun Hikaye‘yi bitirmiş bulunuyorum. Adı Uzun Hikaye ama kendisi çok kısa. Sadece 124 sayfa. 124 sayfalık bu kitaba yaklaşık olarak 2 hafta önce başlamıştım. İlk okumamda yarısına kadar gelmiştim. Bir otobüs yolculuğuydu. Ankara’ya gidiyordum. İlk 60 sayfalık kısmı çok hoşuma gitmişti. Devamını da Düzce dönüşünde mutlaka bitirecektim ancak kitabı valizimin içine koymam dolayısıyla bu planım sekteye uğradı :) Aradan geçen iki haftalık sürede devamını okuma fırsatı bulamamıştım ancak geçen perşembe günü dersimin birisinden erken çıkmam dolayısıyla iki ders arasında ufak bir boşluk yakaladım. 40 sayfada orada okudum. Derse girerken 104. sayfadaydım. Dersime girip çıktım ve yurda doğru yola çıktım. Otobüs ile yaptığım yarım saatlik yolculukta kalan 20 sayfa için yetti de arttı bile.

Son sayfalarını okuduğum otobüs yolculuğu sırasında son kez kapıldım kitabın sürükleyici hikayesine. Vardır ya bazı kitaplar, sakinleştirici etkisi yapar, okurken huzur bulursunuz. Bu kitapta öyleydi işte. Son sayfayı da okuduktan sonra başımı cama yasladım otobüste. Şimdi ne olduğunu hatırlamasam da muhtemelen kitap ve kitap ile ilgili yazımı nasıl yazacağım ile ilgili düşündüm. Kitap o kadar huzur vericiydi ki o an onlarca farklı senaryo yazsam da kafamda hiç birisini şu anda hatırlamıyorum mesela. Otobüsün kapısı açılınca vuran rüzgar ile birlikte ayılmam, kafamdaki o güzel düşüncelerin dağılması ve huzurlu düş dünyamdan ayrılmam bir oldu. Fiziken bulunduğu ortamdan ayrılmak isteyenler için harika bir kitap Uzun Hikaye ve bu adı uzun kendi kısa hikayeyi mutlaka okumanızı tavsiye ederim.

Biraz da kitaptan bahset be hep kendini ve kafandakileri anlatıyorsun diyenler sesinizi duyuyor gibiyim. Kızmayın kitap ile ilgilide bir kaç cümlem var. Başlıkta da belirttiğim gibi kitap Mustafa Kutlu‘ya ait. Hikayemiz Bulgar Ali‘nin oğlu Mustafa ile birlikte anadolunun kasabalarında yaptıkları yolculuklar anlatılıyor. Bu yolculuklar sırasında Mustafa’nın aşkları, arkadaşlıkları ve ardında bıraktıları. Sonradan sosyalist lakabı alan ve çok sevipte kaçırdığı eşini kaybeden Ali’nin olaylar karşısındaki mağrur duruşu. Sanırım bu hikayeyi özetlemek için kullanabileceğim bir kaç cümleden ikisi bunlar.

Aslında bu kısmı yazarken epey zorlandım. Bir kaç defa paragrafı sildim ama en mantıklı yazabildiğim en mantıklı paragraf bu hali oldu. Yazı sonlarında genelde tıkanıyorum ne yapayım :) Alıştırmışlar sonu bir yere bağlanan hikayelere benim yazdıklarım bağlanmayınca eksik hissediyorum. Ama olsun sonunu bağlayacağım diye uyduruk bir şeyler yazmak pek bana göre değil.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir